24 Eylül 2013 Salı

AYNALAR

Aynalar da her boyutta  ve ışıkta farklı gösterir

önemli olan ruhun aynalarında dimdik durabilmek ve bakabilmektir kendine...

hani çarpar sana tokat gibi, en duymak istemediklerini..

ve gösterir yüzünü, makyajsız,maskesiz ,mimiksiz...

detone tüm doğrularınızı serer ...yansımalarınızla hepsi evrende kayıtlıdır..kaçamaz,kıramazsınız aynaları...

 

sevmek zorunda değilsiniz her halinizi ve sevdirmekte..

mühim olan görebilmek siyahınızı ve serebilmek günahlarınızı vicdan mahkemesine,

sarılmak ve dönüştürmek siyahları beyaza,

yoksa niye yatasınız her gece, kan ter içinde ,kabusunuza..

vidan temizlenmeden önce...

dalmayın rüyalarınıza...siyah bir hüzün içinde!

Evrendeki Sesler

"Bilim"miyor, araştıırılıyor kendini öğrenme ilmi...

"Bilim"miyor araştırılmıyor tembellikle kendini anlatma yolu...

Korkmayın , gerek de yok zaten..,

herşey gaz bulutundan sonra,buna hizmet etti...

Güneş, saçtı ışıklarını,savurdu ateşini,

Yanınca tenimiz,yoğunlaştı dikkatimiz......

kimi zaman enerji oldu ve çoğalttı; aşk, ışık,ateş oldu dünyamıza

tadamadık ama anladık,anlattık...

bazen yağmur indiş üstümüze,nefes aldık...

beslendik, sulandık ve susadık daha çok aşka bilgiye..

sudan toprağa,topraktan ürünedöngüyü

anlatmak için duvarları kazıdık, sesleri yükledik kulaklarımıza.,zihinine ve bedenine ekti doğayı....

farketti insan! toprakla köle,ateşle aşk, düşünceyle gök olabilmekti yaşam...

ve herkesi duyabilmekti evrende..isyanları duaları yakarışları...

kelebekler gibi ömürleri 1 gün her keli,menin

o 1 gün tüm evrende hissediliyor...

kanat sesleri inliyor içimizde...

 

 

tek bir göküyüzü...

Gözlerimizi açtık ya , şu muhteşem hayata...

hani derya denizi,engin dağları,

nereye baksan bitmez gökyüzünü görüp;

bir anlam çıkardık ya, kendimize göre...

Toprakla; kimimiz iş, kimi aş,kimimiz mezar için tanıştı...

etrafla iletişim, gözle başladı ve seslerle...

evimizde hangi ses var ise.

 

Nesine kızar ki bir düşman,diğerine

kiminde ezan, kiminde zılgıt ve kiminde çan sesi var diye...

ya da  evde yok yere kadın feryadı, kimi evde para seslerinde yalnızlık içinde.

kiminle dertleşebilir bir lider,arkalarında yanlarında önlerinde kim var diye...?

yalnızdırlar...

aslında dünyaya hızla ve yoğun yayılan tek şey yalnızlık bu çağda, gücün yanında bedava sunulan...

Sırlar,yaralar,ölümler,sessiz feyatlar büyük sır kutuları içinde,açmaya korkanlar için en dipte...

ve şimdi kaldır  başını yalnızlığından ve bak ... !

seni saran,herkes ve herşeyle paylaştığın o koca gökyüzünü ,farket!

senden bir şey beklemeyen,sana yasaklar ve kurullar koyman,

sınırsız,yurtsuz,koşulsuz gökyüzünü...

hani ıslanmaktan korkmazsan eğer büyüyeceksin,

tüm iklimlere inat tırmanırsan o engin dağlara...

duyacaksın "0" nu...,

hadi yaşa kardeşçe, gökyüzü ve toprakla bir ve hür

sonra belki inersin içine,en derin denizler içinde kendini bulursun..huzurun peşinde!



 

29 Temmuz 2013 Pazartesi

YAĞMUR

2006'izmir'e

Aynı buğuda bekleyeceğim seni..
Gözlerimde gittiğin o yağmurun izi

Ve ben her terkedilişmde;
Bir kez daha öğreneceğim intiharıma değmeyeceğini
Çünkü sen;
Ne onurumsun,
ne özgürlüğüm..
ne de umudum.

Yalnızca acı veren
1 çift ayak sesi...
Gözlerimde gittiğin o yağmurun izi....


Hoşçakal Nabzımın Sesi.
 https://www.facebook.com/ceylankistak/photos#!/photo.php?v=4552839317428

2 Mart 2013 Cumartesi

YASAK AŞKLAR HAKKINDA

14 yaşındaki "yasak aşk" kelime grubu hakkında düşüncelerim:
 
" Yasak aşk; işte çok enteresan bir kelime grubu. İnsan düşünce ya madem yasak niye o?ama insan bu kardeşim; ot değil, robot değil! onu sev, bunu sevme diyemiyorsun, hem niye diyesin! Hayatta tehlikeler olmasa cesaret olur muydu, yasaklar olmasa otorite kurulur muydu? ya hatalar olmasa olgunlaşır mıydık? Tabii bu şekilde düşünürseniz, kesin yasak olan aşkı yaşarsınız her ne kadar kabul etmeseniz de.
 
Bir gün olsun ilişkilerinizin sonunu, başını düşünmeyin, doğru mu yanlış mı, değer mi değmez mi, üzülür müyüm diye endişe etmeyip, çıkarın maskelerinizi biliyorum onlar olmadan bir şekilde zarar göreceksiniz, olsun bırakın bir kerede kendi isteğinizle bile bile üzülün..
 
İşte bende bunların hepsini unutup bıraktım kendimi gösterişli yolun dikenli telleri arasına. Aslınada öyle kaptırmışım ki kendimi ne acı hissetim ne sızı., nereye gittiğimi bile bilmiyordum ki, zaten öenmli olan da bu değildi; kiminle gittiğimdi. Bu yol onun mavi gözlerinden geçiyordu.Kalbi dolu, aklı dolu, bedeni dolu hepsinde " PARK YAPILMAZ"yazıyordu. Size demedim mi yasak aşk diye:)
Göz göze, diz dize değil, kalp kalbe, yanyana değil! İşte yasak aşık zorlukları..ama böyle de olsa 365 yapraktan birine kapılıp istediğiniz yasak aşka konabilir ve meyva verebilirsiniz, belki çürük olur , belki kurtlu ama sizin olur,siz olduğunuz için kendiniz için İLK DEFA"  sene 96


30 yaşında " YASAK AŞKLARA" böyle özgür, özgün sevgi ve cesaret dolu mümkünmü? yoksa şu zamanda sadece yasak demek kaçamak demek midir? tutku ile özdeşmeli ve ayıplanmalıdır. Çünkü artık sadece MANTIK-KURALLAR-OYUNLAR zamanıdır, böyle risklere ancak sonunda büyük kazanımlar için girilmelidir. Sonunda hatta tehditler, tazminatlarla hukuk savaşları bile vardır. Politika-Ekonomi-siyaset ve aşk-Kumar ayrılmaz bir bütün haline gelmiştir. 2000'lerde..o yüzden böyle safça hissettiğin gibi, hatalarınla, cesaretinle ve gözyaşlarında aşkın ne  alakası kalmıştır...!

18 Şubat 2013 Pazartesi

İSTANBUL VE BEN.


İSTANBUL VE BEN
 
İstanbul kadar yalnız
Onun kadar kalabalığım
Binlerce yüz bilinmedik
onun kadar tüketildik.
Her farklı yaşam,
bildik bir hüzün oldu içimizde...
 
Herkes öğrendi mi servetimizi
sonra kimse çalışmadı anlamaya,
Zamansız, uygunsuz, doyumsuz
yerleştiler içimize...
 
Ruhumuzu kaplayan fırtınalı bir deniz vardı
Gemiler kalkardı,
ne heyecanlar, ne canlar vardı
içimizde öldüler...
 
Prensesi olduk iki ayrı kıtanın,
Uçları birleştirdik;
kimi asi, kimi mütevazi
prensimiz olmadı hiç,
kölelerimizde,
İstanbul ile biz
hep kuşatıldık,
yalnız kaldık...
 
 
Issız bir topraktan elimizde kalan
binlerce maziden ne hazinler ne hazineler çıkardık
hep çabaladık, daha fazla kirlenmemek için
teslim olmadık,
olmazdık
İstanbul ve ben
sahipsiz...
 
sonsuz seven olmadı
çarpıldılar güzelliğe ve gittiler turistik ve göçebe gibi
şarkılarımız
ve de arzularımız oldu
hiç keşfedilmedik,
istanbul ve ben
sustuk...
 
bizi bilenler
bizden çok isyan ettiler
misafirler yerleşik kaldı
göndermedik,
aş ,amaç,iş verdik
doymadılar.
herkese açacak kalbimizde yerimiz vardı
sormadılar,
kaçak geldiler,
kaçak gittiler.
 
İstanbul kadar kalabalık
onun kadar yalnızım
istanbul ve ben
tesadüfen...

13 Şubat 2013 Çarşamba

RÜYA AŞKLARA



 
RÜYA AŞKLARA..


Kaybolmak bilmiyor düşüncelerin , görüntün saklanmıyor gözlerimden , seslerin ,sarılışların bırakmıyor peşimi ,ne trafik ne iş güç ne de insanlar çalamıyor sana ayrılan zamanı...bu zamanın içinde sen de yoksun...kimi zaman kısa cümlelerin kimi zaman kırgınlıkların var...
Bu kadar uzaklık içinde aslında şimdi çok yakınım sana...sanki senle atıyor kalbim ,senle canlanıyor herşey ...ben sen gibi bişey oldum yani...
Kendim diye sahiplendiğim tek şey kalbimdeki yerin galiba...
Mirasım...bugünüm yarınım...tamamlandığım ...
Okul anılarını sanki ben yaşadım , ben gittim gurbetlere , sürekli içki içen boşveren de benim..evet artık herkese parlamıyor gözlerim uğraşsam bile ...iletişimim senden ibaret..
Belki bir an için tüm beklediklerim...hemde hiç gelmeyecek bir an için...
Ne de olsa vazgeçmiyor gönül..kaçmalarına anlam buluyor ,tanımlıyor psikolojini hislerim..sen bilmiyor duymuyor görmüyorsun sanki...
Biliyorum bunların hiçbirine cevap verecek ne bir gücün var ne de isteğin...
Bildiğin ve bildiğim kadarıyla yetinmece olsa gerek senle son çelişkim...
Bir iner ,bir çıkarım ben bu aşkla..yarı yolda kalsamda...ben büyüyene kadar büyüyecek sevgim..karşılıksız ..umarsız...ve duyarsız!